26 Ocak 2013 Cumartesi

Serbest Analizler - Minimalist Vampircilik ve Dünyada Vampirizm






Vampircilik, insanoğlunun kullandığı en yaygın mitlerden biridir. Onun varoluşu, öyküleri, masalları süslemekle kalmaz ayrıca korkutuculuğuyla da diğer mitlerden daha fazla ön plana çıkar. Aslında 21. yüzyıla kadar her şey mit olarak vardı ama artık vampir miti, minimalist olarak insanoğlunu resmediyor. Bu insanoğlundan kasıt; başta Avrupa ve Amerika olmak üzere orta sınıf ve üst sınıftır.

Bu düşüncenin en büyük dayanaklarından biri dünyada vampir edebiyatının patlamasıdır. Hiçbir şey durduk yere parlamaz dünyada. Eski vampir öyküleri, şimdiki dünyanın analizini kusursuz bir şekilde yapar. Baştan aşağı insanlığın şimdiki halini yansıtır. Bunun için vampircilik insanoğlunun hafızasında bu kadar yer etti. Bir görev misali şimdiki zamana kadar geldi ve buradan sonra kendini yenileneme dönemine ya da tasfiye dönemine gitti. Vereceğim örnekler ve analizlerle daha iyi açıklanmış olacak bu durum:

11)     Sarımsaktan Korkmaları: Bu kitle genelde iyi beslenmeden kaçar ve kendini fast-foodun pis kokan girdabına teslim eder. Sarımsağın kokusu, tiksindirici gelebilir ama kendisi pek faydalı bir besindir. Avrupa ve Amerika’daki bu kitle ise iyi beslenmenin günde üç öğün veya diyetler olduğunu sanır. Karakterleri zayıfladıkça, yedikleri onları obezite yapıyor.  

22)     Güneşe Çıkamamaları- Gece Çıkmaları: Bu aslında biraz daha geleceğe yönelik bir ayrıntıdır. Ozon tabakasının bize getireceği felaketlere göndermedir bu. Gündüzleri dışarı çıkamayacak duruma geleceğimiz o günler… Şimdi bile insanlar gündüzleri sadece evde ya da işte olmayı tercih ediyorlar, ileride buluşma saatleri güneşin batışıyla orantılı olacak. Şimdi bile bunun belirtilerini görmek mümkün.

33)     Gümüşten Korkmaları: Gümüşten korkmaları, altını ve pırlantaları yüceltme istediğidir. Kazanılan paraların birazı ya da daha fazlası parıldayan aksesuarlara gidiyor. Gümüş içlerinde en değersizi olduğu için pek tercih edilmiyor. Gümüş alan insan korkulası insandır onlara göre.

44)     Haçtan Korkmaları ve Ölmeleri: Bu kuşkusuz ki; dinden uzaklaşmayı simgeler. Onlara göre dini tam anlamıyla yaşarsan, ölü bir hayat geçirirsin. Bunun için artık formalite dincilik dünyanın en büyük dini haline geldi. kimin nasıl mutlu olduğuyla ilgilenmez bunlar sadece dine tam anlamıyla yapışırsan, boşa giden bir hayat görürler sizde. Acınası ve ölümser bir tavırla hemde!

55)     TABUTTA YAŞAMALARI: Belki de en vampirciliğin en büyük detaylarından biri budur. Gündüzleri tabutta yaşamak… Şimdiki global dünyayı bundan daha iyi açıklayan bir durum olamazdı. İnsanlar evden çıkmıyor, işten çıkamıyor. Dört duvar onların tabutu oluyor ama onlar bunu evleri sanıyor. İçlerinde yaşıyorlar ve mutlular. Öldüklerinden haberleri yok. Onlara göre bu sonsuza kadar gidecek bir döngü. Hisleri öyle. Davranışları öyle. Geceleri bekliyorlar ve geceleri uyuyorlar. Uyku onların tek kaçış yolu çünkü. Gündüz tabutta yaşıyorlar gece uykuda ölüyorlar!

66)    Kanla Beslenmeleri: Bu tip insanların, kendinden başka herkesi düşman görmeleri ortak noktalarıdır. Onları sömürmenin hiçbir zararı yoktur. Irkçılıkları hat safhaya varır. Emperyalist ve şovenist tavırları asla eksik olmaz. Kan emerler, sosisli yerler, sosyal olarak yaşarlar. Kıskançlık tabanlı arkadaşlıkları ve çıkarcı kişilikleri vardır.

77)     Dik Yakalı Pelerin Takmaları: Dik yaka daima üst sınıfın bir göstergesi olmuştur. Hâkimlik, Avukatlık, Doktorluk vs. mesleklerde takılır.

88)     Şatolarda Yaşamaları: Zenginlik ve ihtişam isteğidir.

99)     Köpek Dişlerinin Varlığı: Köpek dişleri, kesicidir. Keser ve arkaya gönderir. Bu ortalama bir ilkçağ insanının mızrağıdır diyebiliriz. Onlar gibi cahil ve av isteğiyle dolu bir topluluk…

Bu kadar vampir edebiyatının bundan başka gizli yansıması olamaz. Birde eski vampircilik yerine yeni tarz vampircilik işin içine girince durumda daha da vahimleşiyor. Bunu değiştirmek isteyenler, geleceklerinden korkan ve bunları tozpembe görmek isteyenlerdir.  Vampir mitlerinde bütün insanlığın tükenmesi ihtimali pek göze çarpmaz.

Avrupa ve Amerika kendilerinin özetini yansıtan hiçbir şeye bu kadar çok sahip çıkmaz… Onlar diğerlerinin yok olma ihtimalini göremiyor ama biz onları yok olacakları ihtimallerine her zaman sadığız…

1 Ocak 2013 Salı

Dorothea Tanning

Dorothea Tanning (1910-2012)

Geçen sene bu ay hayatını kaybeden Tanning, kendi bilinç bünyesini çocukluğundan çıkarmaya çalışan ender kadınlardandır. Ay çiçekleri, Aile fertleri, Kapılar başlıca imgeleridir. 


Ergenlikten biraz sonraki yıllarda olarak görülen beyaz kıyafetli bir kız görülüyor. Kırmızımsı topuklu ayakkabılarıyla büyüdüğünü göstermek istiyor. Kendi masumluğunu beyaz giyerek göstermeye çalışsa da; bütün kadınların yaptığı şeyi yapıyor. Masumluğunu, beğenilmek için 'harcıyor'. Belkide olması gerektiği gibi olduğu için acı çekiyor. Gözleri biraz hüzünlü. Ellerini bacaklarında birleştirmiş. İşte burada bir yol ayrımına karar veriyor kendi gizli bilinç isteği: Elini masumluğundan mı bacaklarına götürüyor yoksa klasik bir yol ayrımına girerek, elbisesini mi açmak istiyor? 

Arkadaki babanın fiziksel tarafının yerine manevi tarafı resmedilmiş. Babanın otoriter bir kişilik olduğu su götürmez bir gerçek. Ekmek onun önünde, çalıştığını ve eve baktığını vurguluyor. Gözlerinde bir şeyler var. Etrafı görmeden, hayatını sadece ev ile işte geçiren insanlar. Alıştığı düzenden kopamayan bir insan figürü.

Yerde kırmızı bir halı var. Kızın sandalyesinin iki ayağı dışarıda, yani kızın ol ayrımında olduğunu buradan da anlayabiliriz. Sandalyesini ileri çekerse, o el elbisesini açacak! Ötekiler ise anne ve baba halıya hakim durumundalar. Kendi hayatlarının şehvetleri, onları monotonlaştırmış.  

Annenin hayatından memnun olmamasını yüzünden anlayabiliriz. Yetmezse, masadaki örtünün kırışıklığını örnek verebiliriz. Fiziksel olarak küçük resmedilmesi, çalışmadığını ve ancak evde vakit geçiren biri olarak anlayabiliriz. Köpeğe yemek veriyor. Sofradan önce ilk köpeğe yemeğini veriyor. Köpek kadının bir nevi çocuğu ve kocası durumunda, ev bütün gün ondan başka birini görmüyor diyebiliriz. Ve çok ufak ve resmin en büyük ayrıntılardan biride, kadının beyaz önlüğü. Kız, beyaz kıyafetinden beyaz önlüğe mi geçecek yoksa kendi masumluğunu koruyup yoluna devam mı edecek sorusu burada sorulmalı. Kadın köpeği çok sevdiğinden ilk ona yemeği vermiyor. Kadın hayatındaki bütün her şeyi kendi monotonluğa hapsetmiş durumda! Tam anlamıyla mutlu olamaması, kopuk iletişimden kaynaklanmaktadır. Babanın manevi yok oluşu, onu tamamen silikleştiriyor. Kız bunlara rağmen, masanın köşesine oturmuş. Ergenlikten kalma bir saplatısıyla hemde; benim isteğim, benim hayatım... 

Bir diğer küçük ayrıntıda kravatın bittiği yerde ekmeğin çıkması. Post-modern dünyanın anahtarı bu kadar net açıklanamaz mı? Kravat=Ekmek. Bunun için babanın önünde sadece ekmek var. Kızın tabağı en büyük. Annenin ise küçük. Masadaki, nesneler iç dünyalarının aynası gibi.. Anne kısır döngüde, küçük bir tabak. Kız , yol ayrımında büyük bir tabak (dünyası). Baba, unutulmuş bedeninde, ekmek...