Bir kaç fotoğraf..
Marien fotoğrafları "kadın bedeni" üzerine kuruludur. Seçilen tema üzerine, beden kullanılarak anlatılmak istenenin fazlası anlatılır..
Kadın kendi vajinasından dudaklarına bakıyor. Kendi ağzını üreme organıyla bir tutuyor.
Yeşil ayna doğanın temsilidir. Kırmızı dudak şehvetin rengidir.
Sağ eliyle tuttuğu aynayla, doğayla iç içe olduğunu ve doğanın onun "mükemmel" vücuduyla uyum içinde olduğunu ojeli elleriyle belirtiyor.
Üstü tamamen doğaya yön verecek şekilde dizayn edilmiştir. Altındaki "siyah" çorap bataklığa battığından habersiz olduğunu ve buna rağmen bunu bile şehvete çevirmeyi başardığının kanıtıdır.
Gözleri sığmıyor aynaya. Gözlerin asla yalan söylemez. Kendine olan inancını yitirmek istemediğinden sadece şehvetli dudakları ve narin burnu görünüyor.
Göz nedir?
Göz, beynin rahmidir. Kalbin vajinası ise kalptir. Göz, yaşamın yuvasıdır. Kadın bunu görmek istemiyor. Kendi yarattığı "pürüzsüz" şehvetiyle, doğayı esir almak istiyor. Doğa! Kırmızının altında ne güzel duruyor.
Doğanın tümünü kontrol altında tutmayan çalışan kadın, "parça parça" ona yenik düşer. Kendini onun metası durumuna getirir. Kadınların çiçeği sevmesinin nedeni, doğanın intikamı gibidir.
Yoksa, güzel olan yerinde sevilmez mi?
Sanat toplum için midir yoksa sanat, sanat için midir derseniz ben size sadece şu söyleyebilirim:
Sanat, kadının eksik olduğu yerdedir. Bu kadın eksiklik tabi ki meta halinde ya da fiziksel olarak kadın değil..
Sanat yapan kişinin iç karmaşını bir yana bırakırsak, onun yaptığı işleri ancak ve ancak kadın ayakta tutabilir.
Kadının vajinasal dürtüsü, erkeğin gözünü etkiler. Etkiledikçe, anlam yüklenerek devam eder.
Kar topunun büyüme etkisi.
Heykeli öpmekte olan kadın, iç güdülerini iyi yansıtıyor.
Kendi içinde olan lezbiyen içgüdüsü sanata olan saygıyla artıyor. Onu yapanın bir önemi yoktur.
Kadın; biriyle sevişirken, geçmişin ve geleneğin taşlaşmış olgularıyla sevişir.
Onunda içinde, kalıcı olma arzusu yatar. Bunu başaramadığı zaman, yapan kişiye, fikre gibi ortaya konmuş olayları alır ve kendi içinde olgu'lamak ister.
Unutulmayı kimse istemez. Özellikle şehvetli bir kadın, asla..
Bütün savaşların kökeninde kadınların yattığını söylerler.
"Orgazm Silahı" üretilseydi belkide; insanlık tarihi boyunca toplan 50 yıl barış yerine sadece 50 yıl savaş olurdu...
Kadının bedenine ancak kadının iç benliği hakim olabilir.
Erkek, bir maket olarak zamandan sıyrılır.
Kazın zamanıyla birlikte, bunu büyük bir keyifle ilerletir.
Ulaşamamanın sınırında olan erkek eliyle, dalga geçen gerçek kadın elidir.
Saat ise; insanlık tarihi boyunca bu böyleydi ile eşleşiyor.
Dokun. Hisset.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder